makale2
Bir üniversite profesörü öğrencilerine şu soruyu sorar;- Var olan her şeyi Allah mı yarattı?
Cesur bir öğrenci ayağa kalkar ve yanıtlar.
- Evet, her şeyi Allah yarattı!
Profesör sorusunu yineler ve öğrenci yine 'evet efendim' diye yanıtlar.
Profesör devam eder;
- Eğer herşeyi yaratan Allah ise ve şeytan var olduğuna göre şeytanı da
Allah yaratmış olur ve çalışmalarımızda uyguladığımız 'kesinleştirme' prensibine göre de (haşa) Allah şeytandır.
Öğrenci böyle bir önerme karsısında şaşırır ve yerine oturur. Profesör ise
öğrencilerine bir kez daha Allah’ın bir efsane olduğunu kanıtlamaktan ötürü oldukça mutludur.
Bu arada bir öğrenci ayağa kalkar ve
-Bir soru sorabilir miyim profesör? der.
Profesör de sorabileceğini söyler. Öğrenci ayağa kalkar ve
- Soğuk var mıdır? diye sorar.
Profesör;
- Nasıl bir soru bu böyle? Tabiî ki vardır, diye cevaplar. “Sen hiç soğuktan üşümedin mi?'
Öğrenci;
- Aslında, fizik yasalarına göre soğuk yoktur, hayatta/gerçekte biz soğuğu, sıcaklığın yokluğu olarak düşünürüz. Herkes veya nesneler o enerji oradaysa veya bir şekilde enerji iletiyorsa onu deneyimler. Örneğin, mutlak 0 (-460 derece F) sıcaklığın kesin yokluğudur (hiç olmadığı seviyedir). Bütün maddelerin bu seviyede reaksiyon verme özellikleri bozulur ve değişir. Soğuk yoktur, o yalnızca sıcaklığın yokluğunda
duyumsadıklarımızı tarif etmek için yarattığımız bir kelimedir, der ve devam eder,
- Profesör, karanlık var mıdır?
Profesör;
- Tabiî ki vardır.
Öğrenci cevaplar:
- Korkarım gene yanılıyorsunuz efendim. Çünkü karanlık da yoktur.
hayatta/gerçekte karanlık, ışığın yokluğudur. Biz ışık üzerinde çalışabiliriz ama karanlığı çalışamayız. Gerçekte, biz Newton'un prizmasını kullanarak beyaz ışığı kırar ve renklerin çeşitli dalga uzunlukları üzerinde çalışabiliriz. Ama karanlığı ölçemeyiz. Bir basit ışık ışını karanlık bir mekânı aydınlatarak karanlığı kırmış olur. Yani karanlığı geçersiz kılar. Siz belli bir mekânın/uzayın ne kadar karanlık olduğundan nasıl emin olursunuz? Işığın miktarını ölçersiniz! Bu doğrudur değil mi? Karanlık insanlık tarafından, ışığın olmadığı yer/mekân için kullanılan bir kelimedir. Son olarak öğrenci profesöre gene bir soru sorar;
- Efendim şeytan var mıdır?
Bu kez profesör pek emin olamamakla birlikte yanıtlar;
- Tabiî ki. Açıkladığım gibi, biz onu her gün, her yerde onu görürüz. Şeytan/kötülük, bir kişinin başka bir kişiye her gün sergilediği insaniyetsizliğinin bir örneğidir. O, dünyadaki işlenmiş bütün suçlarda,
şiddette yer alır. Bunların hepsi şeytanın kendisinden başka bir şey de
değildir, der.
Öğrenci devam eder;
- Şeytan yoktur efendim. Yani o kendi başına yoktur. Şeytan basit olarak, aynen karanlık ve soğukta olduğu gibi insanın Allah’ın yokluğunu tarif etmek üzere yarattığı bir kelimeden ibarettir. Allah şeytanı yaratmadı. Şeytan/kötülük, insanın Allah sevgisini yüreğinde duyumsamadığı zaman edindiği tecrübelerin bir sonucudur. O aynen, sıcaklığın olmadığı yere gelen soğuk ya da ışığın olmadığı yere gelen karanlık gibidir.
Profesör yerine oturur. Genç öğrencinin adı ALBERT EINSTEIN'dir.